Takmak
Schlagen Sie auch in anderen Wörterbüchern nach:
takmak — II, 16, 17 … Divan-i Luqat-i it-Türk Dizini
takmak — i, ar 1) Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek Gözlüğünü takıp masaya eğildi. R. H. Karay 2) e, nsz Düğün vb. törenlerde takı armağan etmek Geline pırlanta yüzük takmışlar. 3) i, e Ad, lakap koymak Ona bu adı… … Çağatay Osmanlı Sözlük
Takmak-Aty — Takmak Aty, Insel im Aralsee, im Südtheil desselben, 2,5 QM. groß; niedrig, sandig, schilfreich. Takmāna, Fluß in der asiatisch russischen Provinz Trausbaikalien; an demselben liegt der Sawod Alexandrowsk mit einer Silberhütte, welche unter der… … Pierer's Universal-Lexikon
kurdele takmak — okulda belli bir konudaki başarıyı belirtmek üzere öğrenci giysisinin yakasına renkli, özel bir şerit takmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
aklını takmak — aklına takmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
çelme atmak (veya takmak) — 1) (birine) çelme ile yıkmaya çalışmak Bir keresinde de karısı şişman kocasına ustalıkla bir çelme attı. H. Taner 2) mec. (birine) bir işi veya bir kimseyi baltalamak, gelişmesini engellemek Herkesin birbirine çamur attığı, çelme taktığı,… … Çağatay Osmanlı Sözlük
gözlük takmak — tkz. 1) gözlük kullanmak 2) mec. iyi görmek, dikkat etmek Hakem, gözlük tak! … Çağatay Osmanlı Sözlük
kancayı takmak (veya atmak) — bir kimsenin kötülüğü için uğraşmak … Çağatay Osmanlı Sözlük
kelepçe vurmak (veya takmak) — bileklere demir halka geçirmek … Çağatay Osmanlı Sözlük
kulp takmak — bir kimseyi, bir şeyi kusurlu göstermek için bahane, kusur bulmak Başa çıkılmaz kötülerle, her meziyete kulp takarlar. C. Meriç … Çağatay Osmanlı Sözlük